EV ANASI

12/01/2016 03:45:00 ÖS


Merhaba sevgili gönül dostları. Ahgjhaghsgs tamam tamam , türk sanat müziği radyo programcısı olmuyorum. Bugün sizlere dün elime geçen ve geçtiği gibi bitirdiğim bir kitaptan bahsedeceğim. Buradan anlaşılacağı üzere D&R , 5. günün şafağında kargomu verme yüce gönüllülüğünü gösterdi. Kitaba geçmeden önce size bir miktar içimi dökmek isterim.

Kariyer aşamasına geçmeden çocuk yapmış bir kadınım. Şo bayan kariyer şekli geyinir bu bayan önce çocuk der. Özgürlük bidir. He gariyer basamakları gurban olduğum yüce Rabb'imden gelmiş olabilir amma lakin ki öyle deeldir. Eyyorlamam bu kadarken , insanların sık sık sorduğu , "Ne zaman çalışıcaksın ? " , " Eee çocuk büyüdü artık çalışsana " , " Ne iş yapıyorsun , hmm , ev hanımı , ok " , "Yazık değil mi onca okul okuyosun " , " Önce bi çalışsaydın neden hemen çocuk yaptın ? " gibi vajinamdan beynime kadar itinayla her bölgemi kaplayan soruları görmezden gelmeyi öğrenmiştim bu süreçte. " Çalışsam nolucak maaşımı mı paylaşıcaz ? Sana mı sorucam ulan ne zaman sevişeceğimi ? " gibi hezeyanlarımı ve histeri krizlerimi bir kenara bırakmış sakin sakin yaşıyordum ki geçen gün vuku bulan bir olayla delirdim. Bir arkadaşımla plan yapmaya çalışıyoruz. Bana şu tarz bir cümle kurdu ; " Ya sen evdesin bütün gün , ev hanımısın , sana kolay gelir herşey tabi ! " . Okuduğum cümle karşısında girdiğim şoktan bir Usain Bolt hızıyla çıkıp karşı atağa geçtim ama kafadaki düşünce değişmedi tabi. Sen ev hanımısın ! Eeee bilader ? Mutfak tezgahını telleyerek hırsımı atmaya çalıştım ama atamadığım hırsımdan banyo lavabosuda ciflenerek nasibini aldı. Sonra dedim ki kendi kendime "bi dakika ya , sen kim köpeksin , ben günde 2 kitap bitiren kadınım , cahil , ataerkil beyinli yaratık , çok ataerkilsin keşke ölsen , çekil şurdan." . Bu gazla oturdum internetin başına , sayfaları gezerken bu kitap çıktı karşıma.

Arka kapak yazısını okumaya başladım hemen. Şöyle yazıyordu ;

Ayakların altında olduğu rivayet edilen cennet ile burnumuzun dibindeki sahici cinnet arasındaki mesafe nedir ? Ev hanımı , ev kızı ya da ev anası ; yaşam alanı "ev" olarak tanımlananların asgari müşterekleri bir devrime yol açabilir mi ? Dibi tutmuş tencereler , kenarı sökülmüş perdeler , ovulmaktan aşınmış yüzeyler dile gelse , görünmeyen emeğin destanını yazabilir mi ? 
Birgül Özcan , Ev Anası'nda zekası , hüneri ve emeği ile hapsedildikleri alanları aşıp , kalıplara , slim fit bedenlere , hanımlık müessesine sığmayıp taşan kadınları esprili ve gerçekçi bir üslupla anlatıyor. 
"Katlanmak bilmeyen lastik çarşafların , kalorifer petekleri üstünde kurutulan çorapların , vitrinlerde misafiri bekleyen kristal bardakların , kapı arkalarında rulo yapılmış halıların , battaniyeye sarılı yoğurt olmayı bekleyen mayalanmış süt dolu tencerelerin , Vita kutularında sardunyaların , varis çoraplarının , buzluk böreklerinin ve altın günü lobisinin müellifleri ev analarının mutfaklarda dolap içlerinde , çekmece diplerinde güvelenmeye terk edilmişken farkedilip tezgah üstüne çıkarılmış hikayesi...." 

Şu yazıyı okumam ve sepete ekleye basmam arasında , bak yemin olsun 3 saniye yok. Yazıyı da hızlı okuması olan bir ev hanımı olduğum için 5 saniyede falan okudum. Çünkü ben o seminerleri , cahilin teki gelip bana "öv honomoson yoo horşoy rohot " desin diye dinledim. Neyse bu konuyu geçip devam edelim. Kitap geldiği gibi dün , sarıldım kitaba , sonra kapağını açtım. A ah ! Ay ben şok ! Merhaba ben Nur diye başlıyor kitap. Hemen giriş yazısını da buraya ekliyorum. 
"Merhaba anacım ! Ben Nur . Apartmanın girişinde , duyuru panosundaki aylık yazılarda kullandığım ismimle takdim edeyim kendimi. Nur , nam-ı diğer ev anası. 
Akiller apartmanı yöneticisiyim. Prensip olarak geçmişe ve geçmişin geçen bir zaman parçası olduğuna inanmadığım , dünün bugüne hatta geleceğe dahil olduğunu düşündüğüm için bir özgeçmişim yok. Dokuz yıllık evliyim ve otuz yaşındayım. Radyo-Televizyon Sinema Yayıncılığı mezunuyum , altı yaşında bir oğlum , bir kocam , haşimatom ve vermem gereken on yedi kilom var. İlgi ve uzmanlık alanım , beyazlarla renklileri ayırmak , hamur yoğurmak , kırışıklara buhar püskürtmek , aş otu çorbası yapmak , toz alırken şarkı , duş alırken türkü söylemek . Favori filmlerim ; Doreamon ve Esrarengiz Kasaba. Favori müziklerim : Yiğit'in uykuya ve çamaşır makinesinin kurutmaya geçerken çıkardığı ses. Favori kitabım : Süpermarketlerin indirim broşürleri. Favori filozofum : Soren Kierkegaard. Favori sosyoloğum : Ankaralı Namık. Ne var ? "Kızlar dura dura hiç olur , oğlan dura dura koç olur." diyen adama şarkıcı muamelesi yapacak değilim. Şiarım : "Dünya yansın ama yemek yanmasın , lavabonun içinde bulaşık kalmasın." . Hep derim delirmek öyle toptan , öyle peşin peşin olacak iş değil. Bir bakmışsın kıyamet kopmuş umrunda değil. Hoş , kıyamet kopsa , Sur'a üflense muhtemelen elektrikli süpürge sesinden duyamam. Kapı komşum haber vermek için zile basar , ben en sonunda duyup açarım ve "aralarla mutfak kaldı , bitsin , nerede toplanacaksanız gelirim." diyerek kapıyı kapatırım. Azrail gelse içeri buyur edip "çay mı kahve mi içersin ? " diye sorarım. "Az otur makineye çamaşır attım. Çıksın , asayım da gideriz." derim. Derim , çünkü ev anası olmak bunu gerektirir. Anlatabildim mi annem ? Beni biraz tanır , içinde bulunduğum imkan ve şeraiti bilirseniz , olanların nasıl bir mahiyette tezahür ettiğini anlarsınız diye düşündüm. Ne diyordum ? Geçmiş diye bir şey yoktur evet. 
Neyse ben yine bir gün böyle delirmelerimi asmış kurumasını beklerken , heyheylerimi geceden ıslatıp , sabaha Bombay fasulyesi gibi semirdiklerini görünce , dedim sırrım içimde kalıp beni şişireceğine , yazayım eli şişirsin. Hem yazmayıp da ne edicen ? Yazmaz mı insan ? Gökler , yerler , dağlar taşıyamamış da biz mi taşıyacağız ? Elbet yorulunca yükümüzü indirip , bir ağaç gölgesi bulup soluklanacağız. Neticede herkesin gölgesi kendine... Okuyacaklarınız da içimde dağınık dağınık duruyordu ki hiç sevmem , ne öyle dağınıklık ! Hasılı derledim , topladım , cifledim ,kırkladım. Silktim , astım , kuruttum , ütüledim ve nihayet serdim.Neme lazım ? Ev hali , belki oturmaya gelen olur.
Rahat mısın ? Ayağına terlik , arkana kırlent , aklına kafes vereyim mi annem ? "

Şimdi ben bu kitabı nasıl bir gecede bitirmem ? İyiki de bitirmişim. Bütün gece güldüm. Sonunda gözlerim birer birer yaşardı ama olsun. Ağlamakta ev analığına dahil. Velhasılı kelam alın okuyun ev anaları ! Cinnet ayaklarımızın altındadır ! Eline , koluna , diline , kalemine , yüreğine sağlık Birgül Özcan. 






You Might Also Like

1 yorum

Populer Gonderiler