Y Kuşağının Son Mutlu Olduğu An ; 90 ' lar

12/30/2016 03:16:00 ÖÖ

90'lar furyasını sonundan da olsa yakalayabilmiş şanslı bir gruptaydım. Sokak oyunlarının son devresindeydik. Birdaha sokaklar asla eskisi kadar güvenilir olmayacaktı ve henüz bunu bilmiyorduk. Çocuklarımızın sokakta oynayamayacak olmalarını umursamıyorduk çünkü 6 yaşındaydık. En büyüğümüz 8 falan. 8 yaşındaysanız hayat gerçekten çok zor olabilir. 6 yaşındaysanız da öyle.

 Sokakta bir cimcik ( cimcik ; bir tuz ölçüsü. ) kızız. Kalanımız erkek. Kızlar kendi içinde evcilik oynarken , erkekler futbol maçı yapıyor. Cinsiyetçilik hücrelerimize kadar öğretilmiş. Tabiki sokağın değişiği benim ! Ya kim olacağdı ? Esas kız benim , yazı benim , top benim topum , oynatmıyorum. Sokağın değişiği olarak , günün yarısını kızlarla sanal bebek oynayarak geçirirken , diğer yarısını erkeklerle taso oynayarak geçiriyorum. İki oyunda da çirkefleşebilme hızım çok yüksek. Sanal bebek benim için ne kadar önemliyse , tasolar ve Pokemon da o kadar önemli. Psikopat bir çocuk olarak gece sanal bebeğime annem tarafından bakılmadığı takdirde iğrençeleşebiliyor ve dahi Harry Potter'ın domuz kuzeni kadar çirkinleşebiliyorum. Taso ütemezsem de ( ütmek ; tasoyu ele geçirmek. ) çocuklara karşı birtakım çirkinlikler baş gösteriyor.

Çirkef olduğum kadar salak bir çocuğum. Ev sahibinin bitli kızı devamlı beni kekliyor. Birgün yine beni keklemeye and içmiş olarak geldi. Durup dururken kendisinin hiç ödev yapmadığını , hiç ders çalışmadığını , ensesinde kocaman bir delik olduğunu , gece yatarken öğretmenin verdiği ödevleri rulo yapıp o delikten soktuğunu ve sabah kalktığında hepsinin kafasına girmiş olduğunu anlattı. Bende bunu yedim. Evet baya yedim. Günlerce bunu düşündüm. O bitli karı yüzünden az kalsın enseme bir delik açıcaktım. Keklemekle de kalmıyor , bitlerini düzenli olarak bölükler halinde üzerime salıyor. O devrin çocukları iyi hatırlar , soba üzerinde kaynamış suyla 2. derece yanık ola ola ve kafama tası yiye yiye yıkanıyorum. Saçlarım devamlı amerikan traşı denilen model. Tüm bunları kocaman mor saçlı lahana bebeğim yüzünden yaptığına eminim. Bazen bebeğimi kaçıracağını düşünüyorum.

Pokemon o zamanlar en büyük zevkim galiba. Misty' ye hayranım. Jigglypuff'ı çok seviyorum. Bir doğumgünümde annem hediye olarak grili sarılı bir kıyafet alıyor. Kendimce Misty vasfımın kıyafet kısmını tamamlıyorum. O zamanlar hediyeler kıymetli. Şimdiki gibi devamlı alınabilen birşey değil. İngilizce bilgim muazzam. Çünkü düzenli olarak BBC Ozmo ingilizce kitaplarının resimlerine bakıyorum. Haliyle herkes türkçe çocuk şarkıları söylerken ben ingilizce söyleyebiliyorum. Pokemon kara keçim ol! diye bağırarak şarkıyı söyleyip sokaktaki forsumu arttırıyorum. Sokakta hiyerarşi önemlidir. İngilizce bilgim çok iyi hatta anadilim gibi olduğundan Türkçe şarkıları anlamakta zorluk çekiyorum. Barış abimizin 'Arkadaşım Eşşek' şarkısını çok yanlış anlamışım mesela. Bunu 24 yaşında öğrenmek benim için büyük hayal kırıklığıydı. 'Arkadaşım Ash , arkada şimşek , arkadaşım şimşek ' sandığım şarkının doğrusunu öğrendiğimdeki surat ifademi yemin ediyorum görseler , Leo D. Caprio'dan önce oscarı ben alırdım.

Diyeceğim odur ki sevgili dost.. 90 ' lar güzeldi be.. Salçalı ekmeğiyle , 'anneeeaağğğğ beşyüz bin atsana ' sıyla , paylaşmasını bilen çocuklarıyla, meybuzuyla , atarisiyle , külahta kaymaklarıyla , sigara şeklinde sakızıyla , para şeklinde çikolatalarıyla , evlerin açık kapılarıyla.. Sonra bu nesil büyüdü ve salçalı ekmeğinin tadını unuttu , kendini nutella kavanozunun içinde buldu. Nutella aşığı prenseslerin gece gizlice salçalı ekmek yediklerinden kimsenin haberi yoktu. 2017 gelsin tabi , gelsin hoş gelsin , iyilik getirsin , dünya barışı falan hepinizin bildiği şeyler de , az beri gelsin , nostaljik gelsin. Çocukluğumu özledim lan ben ! Dağılın.


You Might Also Like

0 yorum

Populer Gonderiler